23 Ağustos 2016 Salı

1905 YILINDA GÜNEY BORÇALI – PEMBEK'TE TÜRK KATLİAMLARI

Tiflis arşiv belgeleri – Fahri Hacılar

    Rusya'nın Türkler üzerine uyguladığı düşmanca tutum, Kafkaslardaki Türklere yönelik özellikle 1905 yılında Güney Kafkasyada yer alan Türkleri katliama varan vahşetler yaşatmıştır. Rusyanın destekleyip azdırdığı “Taşnaksutyun” gibi silahlı ermeni çeteleri yoluyla, Türklere katliam yapılmış ve yüzlerce Türk köyü dağıtılıp yerle bir edilmiştir.

   1905 yılında Rusya'nın desteğiyle ermeni çeteleri, Türklere karşı özel acımasızlık ve gaddarlık gösterdiklerini, hatta soykırıma varan taşkın kitlesel öldürme yöntemlerine başvurmaktan çekinmediklerini öncelikle resmi arşiv kaynakları ve o zamanın metbuat haberleri doğruluyor. Gürcistan Merkezi Tarih Arşivi'nde (GMTA) bulunan “ermeniler ve Müslümanlar arasındaki silahlı çatışmalar hakkında canişine rapor” adlı arşiv belgesinin 32 numaralı dosyasındaki 1. listenin 83. sayfasında, Batı Azerbaycan[1] bölgelerindeki, 20 Eylül 1905 tarihinde Pembek'te, Ekim ayının sonlarında ise Dereleyez ve Zengezur'da silahsız Türk nüfusun vahşice katledildiği bilgisi yer almaktadır. Öyle ki, Gümrü (aleksandropol) valisinin(kaza reisinin) uygun idarelere 21 Eylül 1905 tarihinde gönderdiği teleqramdan bir gün önce 20 Eylül'de, Gursalı – Saral ve Arçut adlı Türk köylerinden toplanıp ekmek vereceğiz diyerek arabalarla Cengi denilen ermeni köyüne götürülen aralarında hamile kadınların – çocukların ve yaşlılarında bulunduğu Türkler hakkında bir daha haber alınamaması üzerine, kaza reisinin olaylara açıklık getirmesi amacıyla olay yerine, Gümrü askeri garnizonundan bir bölük atlı seçkin birlikle beraber yollanıyor. 24 Eylül'de bölük Cengi'ye ulaşıyor ve araştırmalara başlıyor. Araştırmalar sırasında, Cengi köyünün yakınında yer alan bir kuyuda 14 arşın (yaklaşık 10 metre) derinliğinde korkunç hale getirilmiş, bazılarının üstünde kurşun izleri olan 19 erkek ve 1 kadın cesetleri bulunuyor. Bu cesetlerin Gursalı, Hancığaz ve Güzeldere köylerinde kaybolan Tatar[2] Türklerinden olduğu tespit ediliyor. Kuyuda yapılan kazı çalışmalarında, ermenilerce katledilmiş yüzlerce Türk cesetinin bulunacağından endişe eden Cengi ermenilerinin çoğu köyden kaçsada, 25 ermeni yakalanıp tutuklanıyor. Yakalanabilen ermeni katliamcılar sorguları sırasında; 12 ermeni silahlı çetesinin gelip dükkan sahibi Sumbat Krikovla birlikte kaldığını, ermenilerin ihanetini akıllarına bile getirmeyen, açlıkla ve binbir türlü zorlukla mücadele eden Kafkas Türklerine ekmek vereceğiz diye kandırarak getirtip, Cengi'ye ulaştığında 40 kişilik silahlı ermeni çeteci tarafından cembere alınarak yakalayıp, Cengi ermenisi Arşek Barseqov'un evine kapatıldığını, Karanlık olunca Cengili ermenileri, Arşek Barseqov'un evinde kilitli tutulan Türklere giderek, “-polis ve köy muhtarı köyümüze geldi, şuan Sumbat Krikov'un dükkanındalar. Aranızdan durumu açıklayacak saygın birilerini seçin” diyerek, Cengi köyündeki ermenilerin yardım eder gibi gözüküp kandırdığını, dükkana giden Türklerin (Tanrıverdi oğlu Veli'nin ve Muhammed oğlu Kurban'ın) acı yakarışlarının ve öldürülmelerinin duyulması üzerine, oğullarının öldürüldüğünü fark eden Türklerin kapıları kırmaya çalıştığını ve bunun üzerine ermeniler tarafından acımasızca vahşi şekilde öldürüldüğünü itiraf ettiler.[3] Bu katliamdan sadece Mustafa oğlu Ellez (İlyas) 'ın, Muhammed oğlu Tahar'ın ve Kasım'ın oğlunun canını kurtarabilmesi ve ermeni vahşetinin ortaya çıkması üzerine, Batı Azerbaycandaki Pembek ve Saral köylerindeki Türkler bu katliamı işleyenlere ceza verilmemesi halinde intikam alacaklarına dair yemin ediyorlar. Bunun üzerine rus yetkililer, Barseqov'un evinde yaşanan katliamdan sağ kurtulan Türkleri soruşturmaya dahil etmek zorunda kalıyor ve 21 Cengi ermenisi daha tanınarak tutuklanıp, Revan hapishanesine gönderiliyor. Taşnak ermeni silahlı çetecilerini dükkanında ağırlayıp, Cengili ermenileriyle birlikte Türk katliamına katılan dükkan sahibi Sumbat Krikov ise kaçıp cezadan yakasını kurtarıyor.

   27 Ekim 1905 tarihinde ise Şerur-Dereleyez kazasının 6 ermeni köyünde toplanan 700'e yakın silahlı ermeni çetesi, Türklerin yaşadığı Hors köyüne saldırarak 40 Türk'ü katletmiş, evleri yakıp yağmalamış, hayvanları kendileriyle birlikte götürmüşlerdir.[4]. Bu belgede aynı yılın 30 Ekim tarihinde (yani önceki katliamdan 3 gün sonra) ermenilerin, Horsa tekrar saldırıp geride kalan hamile kadınlara ve çocuklara bile acımadan vahşi şekilde 53 Türk'ü öldürüp katlettiği ve Türklere ait 255 evi yaktığının bilgisi yer alıyor.[5]

   Aynı zamanda Zengezur kazasında yeralan 10 ermeni köyünde silahlanan çok sayıda silahlı ermeni çetecileri, kazanın diğer bir Türk köyü olan Sisyana köyüne saldırıyor. Arşiv belgelerine göre Sisyana köyünde 75, “Novoye obozreniye” adlı rus gazetesinin ve “Araç” adlı ermeni gazetesinin yayınladığı habere göre ise 190 Türk bu katliam sırasında öldürülüyor. Kazak Türklerinin olay yerine yetişmesi üzerine, ermeni çeteciler bozguna uğratılıyor ve Türk köyünün ermeniler tarafından tamamen katledilmesi, ermenilerin Türklere karşı yaptığı katliam ve vahşetin daha da büyümesi engelleniyor.[6].

   27 Kasım 1905 yılında ise 35 silahlı ermeni çeteci, Şahalı (şagal) istasyonunda bulunan Allahverdi-Elyar bakır eritme fabrikasının binasını kuşatıp, daha sonra ise yaylım ateşi açarak Polis idare reisliğindeki Selmaslı Fethali oğlu Lüthali'yi, Türk işçilerle birlikte kurşunla katlediliyor. Aslen Güney Azerbaycan Türklerinden olan diğer işcilerden Fethali oğlu Salman, Gafar oğlu Ali, Merdanbey oğlu Ali, Cafer oğlu Allahverdi, Mustafa oğlu Cabbar ve Murat oğlu (ismi bilinmiyor) ise saldıranlar tarafından ormanla belirsiz yöne götürülerek vahşice öldürülüyorlar. Ölülere işkence yapmayı seven ermeni çeteleri, Polis idare reisliğindeki Selmaslı Fethali oğlu Lüthali'nin ölüsünü de ormana götürüp orada yakıyorlar. Bu katliam hakkında o yıllar yayınlanan “Tsnobis purtseli” gazetesinin Aralık sayılarında daha net ve ayrıntılı bilgi yer alıyor. Bu gazete 8 Aralık 1905 tarihli sayısında “Borçalı'da çarpışma” başlığı altında Fransızların Borçalı kazasının Şahalı köyünde bulunan bakır eritme fabrikasına ermenilerin saldırı yaptıklarını ve 2 Türk işçini fabrikanın içinde, kalan 14 Türk işçiyi ise götürüp ormanda öldürdüklerini yazıyordu. Gazete fabrika sahibinin Fransa'nın Tiflis'teki konsolosluğuna başvurduğunu ve fabrikada yaşanan katliamı incelemek için konsolosluğun Sekreteri Eberin olay yerine yollandığını da bildiriyordu [7].

   “Tsnobis purtseli” nin sonraki 9 Aralık sayısında bakır eritme fabrikasında nelerin gerçekleştiği ayrıntılı bir şekilde fabrika sahiplerinin dilinden açıklanıyor:

   Şagal-Elyar fabrikasında yaşananlar konusunda dün yazmıştık. Bu fabrika Fransızlara aittir. Sahipleri Tomit Frank ve Emil Kabaldır, şu anda onlar Tiflisteler. Olay hakkında bize şunları söylediler: “26 Kasım'ın akşam saatlerinde fabrikada çalışan 130 ermeni işçisi (fabrikada toplam 150 işçi çalışıyordu) işi bırakıp gittiler. Her cumartesi yaptıklarından farklı olarak, paralarını da hiç istemediler. Bu durum fabrikada çalışan Türkleri ve Rusları düşünmeye sevketti. Rus işçiler bir yerlere saklandılar. Fabrikada 1 Gürcü bekçi ve 16 Türk kaldı. Ertesi gün fabrikaya 60'dan fazla silahlı ermeni geldi. Ateş etmeye başladılar. Yakında duran ermeni çeteci, çıkmayın, öldüreceğiz! Dedi. Ben onun sözlerine kulak asmadım, çıktım. Durun, ne istiyorsunuz? Deyin, para vereyim, mal vereyim, teki ateşi kesin. Dedim. Bu silahlı ermeni çetesine 26-28 yaşlarında, Avrupa giyiminde bir kişi başkanlık ediyordu. O, benim dediğimi duymazdan geldi. Onlar çabuk fabrikaya Türklerin yanına girdiler. Türklerin bir kısmı fabrikadan çıkıp ormana doğru dağıldılar. ermenilerin bir bölümüde onların peşinden gitti. Fabrikada 75 yaşındaki yaşlı bir Türk erkeği ve bir de Türk kadını kaldı. Bu ihtiyar adamı bir kaç kişi hançerle öldürdü. Bu kişi uzun süredir benim yanımda çalışıyordu. Ailesi için topladığı 500 manat parasını giymesinin iç bölümüne koymuştu, ermeni katliamcılar bu parayı da aldılar. Bu işi bitirdikten sonra Türk kadını götürüp gitmek istediler. Yeniden işe karıştım ve kadını fabrikada sakladım. Bir süre sessizlik oldu, sonra yine tüfek sesleri duyuldu. Anladım ki, ormana doğru giden Türkleri kurşunla öldürüyorlar. Bir saat sonra yaralı bir işçi geldi, ayaklarıma düştü, ancak onu takip edenler gelip acımadan öldürdüler. Türklere yapılan katliamdan sonraki gün 28 Kasımda ermeni işçiler fabrikaya geldiler ve eşyalarını toplayıp kaçıp gittiler. Çünkü Türklerin bu katliama karşı intikam almasından korkuyorlardı. Ben ise Tiflis'e yollandım.[8].

   Güney Borçalıdaki bakır eritme fabrikasında meydana gelen Türk katliamına “Tiflisskiy listok” gazetesi de kendi sayfalarında yer ayırmıştı [9].

   İnsanlık çerçevesine sığmayan tüm bu yukarıda belirtilen korkunç gerçekler, Kafkaslar ve Anadolu'daki Türk coğrafyasında ilk katliamların ve soykırımların ermeniler tarafından gerçekleştirildiği, bugün Türklere karşı bu vahşileri savunmak için hepimiz şuyuz buyuz diyerek yahut siyasi alanlarda namussuz bir propaganda yürüterek, Türklere iftira atmadan önce tarihe ve belgeye bakılmalıdır.

_____________________________
Kaynakça:
Gürcüstan Merkezi Tarih Arşivi (GMTA), fon 83, liste 1, dosye № 32.
GMTA, fon 115, liste 1, dosye № 522.
«Новое обозрение» (“Novoye obozreniye”), gazete, 1906, 11 Ocak, № 6.
«Новое обозрение» (“Novoye obozreniye”), gazete, 1906, 12 Ocak, № 7.
“Tsnobis purtseli”, gazete, 1905, 8 Aralık, № 2966.
“Tsnobis purtseli”, gazete, 1905, 9 Aralık, № 2967.
«Тифлисский листок» (“Tiflisski listok”), gazete, 1905, 8 Aralık.

Araştırma sahibi Fahri HACILAR[10]'a teşekkürler.